ROMANI VE DESTANI YAZILMAMIŞ KAHRAMAN
Sokaklar alabildiğine karanlık, sense bir aydınlık arıyorsun
Gölgeler var peşinde ayak sesleri adım,adım
Yalnızsın,korkuyorsun söyleyemiyorsun
Çünkü çaresizlik sana göre değildir.
Gölgeler yaklaşıyor !
Zümrütler, yakutlar getiriyorlar
Bir de altın bir kase içinde zehir uzatıyorlar
Sen her zaman ki efendi tavrını muhafaza edip
Hafif gülümseyerek ret ediyorsun
Çünkü senin zümrüt ve altında gözün yok
Senin saf yüreğin gibi doğruluktan yanasın
Sonra gölgeler efendilerinden aldıkları makam ve şöhretleri
Sana sunuyorlar
Sen yine gölgeleri makam ve şöhretleri ile beraber efendilerine geri yolluyorsun.
Efendiler duyuyorsun ki sana önerdikleri makam ve şöhretlere sapkınları yerleştiriyorlar
O sapkınlar efendilerinin amaçları için şehirlerine giriyorlar
Sen yine susuyorsun…
Barış diye masum bebeklerin başlarına bombalar yağdırıyorlar
Analarımızın, bacılarımızın ırzına tecavüz edip barış diyorlar
Karşılık veren mücahitlere de terörist diyorlar
Sen susma romanı ve destanı yazılmamış kahraman
Hani şehrin Bağdat’ın bulunmazdı bir eşi
Şimdi gülmez oldu mazlum bir kişi
Oysa oralar bir zamanlar gül bahçesiydi
Şimdi ise gam ve kan yeri
Uyan artık kendi özündedir senin yiğitlik
Hz. Hüseyin ve Hasan dan kalan en büyük miras tır bu sana
Çanakkale de yatanlara bak hala Çanakkale geçilmez derler
Senin ataların bir diyar da mazlum zulüm gördüğünü duysalardı
Atlarıyla o diyarı basarlardı Alp Arslan gibi Kılıç Arslan gibi…
Artık Fatih Sultan Mehmet han gibi çağ açıp, çağ kapama vaktidir artık
Uyan yiğidim uyan, efendiler süngüyü boğaza dayamadan,dayama vaktidir artık.
Kıyamet kopacaksa kopsun ya siz ya biz demenin vaktidir artık
Sen düşünme artık bırak tarih yazsın destanını ve romanını
Sapkınları susturup, mazlumu güldürme zamanı artık.
Senin yiğidim kendine gelme vaktindir artık…
Sapkınları kıyamete gömme vaktidir artık…