BU KAÇINCI
Rüyalarım da gördüğüm o hayalini
uyandığım vakitler de bu kaçıncı aldanışım
sayfalara yazdığım şiirleri,şarkıları
boşluğa, sana haykırcasına bu kaçıncı isyanım
dudaklarımda adını sayıklayıp,gönlümde hep hayalınle dolanıp
benim bu kaçıncı mecnun oluşum
leylam,leylam deyip
bu kaçıncı mevlaya yakarışım
sokaklarda avare,avare seni ararken
her güzeli sen sanıp bu kaçıncı yol kesişim
ve seni dostum olan güvercinlere,martılara
sokak kedilerine, sokakta yaşayan çocuklara bu kaçıncı soruşum!!
loş kayıkhanelerde dolaşıp duruyorum
inin ,cinin top oynadığı sokaklarda
bu kaçıncı in oluşum.
serseri dizelerimi kaldırımlara söylüyorum
yağan yağmur altında bu kaçıncı ıslanışım
ve içimdeki isyanı kaldırımlara bu kaçıncı haykırışım
seni şiirlerimde, dizelerimde
söylediğim ve dinlediğim her türküde,şarkıda
inleyen nağmelerde bu kaçıncı seni bulup bulup yitirişim ,kaybedişim...
inadına sen,hep sen,illaki sen deyip
bu kaçıncı umutsuzluğa düşüşüm ama bir türlü vazgeçmeyişim...
yazar: FERYÜZ EMRAH DÜNDAR.
Tarih:13 temmuz 2008
gün: pazar saat:gece 1.23
SİYAH GÜL
Hayatımdan bir gün daha bitiyor
Belki geç belki daha erken
O karanlık odamda sadece sensin
Hayalin ve o güzel gözlerin gibi sadece sensin
Ölüm dudağımın uçunda ama ben yinede
Seni sevmekten vazgeçmem siyah gülüm!
O karanlık odamda hayalin yanıma gelip oturur
Elimi uzatıp dokunmak isteyene kadar hayalin yanımda siyah gülüm
Tam elim hayaline dokunur, hayalin ve o güzel gözlerin kaybolur
Geriye kalan siyah gülüm içimi kanatan dikenlerin ve içimde sakladığım vazgeçilmezliğin...
NOT: Bu şiir rahmetlik ablam Didem Banu Dündar a ait yarım şiir di
Ben tamamladım…
13Aralık 2004 saat:12:36 gün: Pazartesi
AŞKIN HÜRRİYETİ
Görülmeyen bir mahkumiyetteyim
Koğuşumda her tür canlı var
Ağaçlar, dallarına konan kuşlar
Yollar,sokaklar ve üstlerinde yürüyen insanlar
Trafik lambaları önünde mendil,simit satan ve araba camı silen çocuklar
Bakırköy sahilinde el ele göz göze diz dize oturan aşıklar var bu koğuşumda.
Dört mevsimde yaşanır bu koğuşta
Son bahar,yaz,kış ve ilk bahar
Son bahar yağmurlarıyla yollarda sokaklarda volta atarım
Yazın güneşinde her kez bir yerlere giderken ben koğuşumla her yerdeyim.
Kışın her yer kardan buz tutar,bir tek koğuşumdaki yürek ateşim yanar
İlk bahar da her zaman bu koğuştan azad olmayı beklerim
görülmeyen bir anahtarla koğuşun kapısının açılmasını isterim
Bu da Aşkın hürriyetidir,yani yare kavuşmanın en güzel sebebidir.
FERYÜZ EMRAH DÜNDAR
29Aralık 2004 Çarşamba
Saat: 15:51.
28 Nisan 2005 Perşembe Saat:07:07.49
BİR BEN UNUTMAM İŞTE İÇİMDEKİNİ
Karlı dağlar aşılır,uzun yollar geçilir.
Geceler sabahlara dönüşür
Kışlar her baharda unutulur
Bir ben unutmam işte içimdekini...
Tok insan açlığını unutur
Söylenen sözler günü geldiğinde unutulur
Dumanını savuran kara tren haber vermez olur
Bir ben unutmam işte içimdekini...
Gözler uykuya dalınca bedeni unutur
Rüyalar hasreti yakın ederse, insan uykuyu unutur
Kuş yavrusu büyüyüp yuvadan uçarsa anayı,babayı unutur
Bir ben unutmam işte içimdekini...
Maddeye düşkün olan maneviyatı unutur
Secde etmeyen kıbleyi unutur
Yaratılanı unutan yaratıcısını unutur
Bir biz unutmayız işte içimizdekini...
Yarınına düşkün olan bugününü unutur
Şana,şöhrete yatkın olan insanlığı unutur
Anayı,babayı unutan insan; vatanı,namusu unutur
Bir biz unutmayız işte içimizdekileri...
Unutanı unuturuz,görmeyeni zamanı geldiğinde görmeyiz
Maddeye aldanana tokatı görülmeyenle atarız...
Şanı şöhreti ebedi sanma, sen sultan süleyman olsan ne çare...
Bir tek ben unutmam işte içimdekini...
Feryüz Emrah Dündar
O HEP ORADA DIR…
Belki bir masaldır yaşam
Kimimiz iyi ,kimimiz kötü
Kimimiz erkek ,kimimiz kadın
Rolümüz bellidir
Kader senaryosunda yönetmen hep aynı yaratıcıdır.
Kimimiz inanırız
Kimimiz inanmış gibi yaparız
Kandıracağımızı sanarız, kendimizi kandırırız
Kimimizse inanmayız karşı çıkarız
Ama o hep orada dır
Yaşamın yönetmenidir.
Çünkü o yaratıcıdır.
O Yahudi ye göre Yahuda
Hrıstiyana göre baba oğul kutsal ruh
Müslüman’a göre ise Allah c.c dur.
Ama yaratıcı hep orada dır…
FERYÜZ EMRAH DÜNDAR...
ADIM DA CİSMİM DE SOKAKLAR DA
Bu şehir de sensizlik var, soğuk gecelerde
Karanlık puslu yollar da
Yaşarım yürek sıcaklığında sensizliği
Bu loş sokaklarda…
Adım yazılır şimdi senin geçtiğin sokaklara
Cismim kazılır adımın üstüne bir resimle
Dilden dile söylenir şarkılarım,şiirlerim…
Şimdi söylersin duyarım…
Bu çocuk bir zamanlar bana aşıktı,mecnun du diye
Millete havanı atarsın,atıp tutarsın…
Ama dedim ya!!! millet bu nereden bilsin
Ateşten daha yakıcı,depremden daha yıkıcı sözler söylediğini
O bir zamanlar sana aşık,mecnun çocuğa ettiğini
Hani o bendeki meşhur sözün var ya
Hani diyorsun ya!!
“Adını adımın yanında ,duymak ,görmek istemiyorum” diye
Şimdi adın şiirlerimde,şarkılarım da meçhul olmuş
Adım dilden dile söylenir…
Adım da cismim de sokaklara yazılır…
Bu da ister istemez, senin belleğine böyle kazılır meçhul sevgilim…
Feryüz Emrah Dündar.
ŞAİR
Kimine göre boş sayfaları anlamlı sözlerle dolduran işçi
Kimine göreyse boş şeylerle uğraşan önemsiz birisi
Şair aşkın,insani duyguların manevi işçisidir.
Ona bir kalem,bir beyaz sayfa, bir de en önemli malzemesi maneviyat gerekir.
Aslında ucuz işçi gibi gözükse de çok işe yarayan birisidir
Şarkı sözleri notalara geçerken onun sayesinde geçerler
Bir milletin özgürlüğünü simgeleyen marşın sözleri ona aittir.
O destanları,unutulmayan kahramanları en kısa,öz yoldan o anlatır
Bir yerde haksızlık varsa
İlk o sarılır silahı kaleme
Anlatmak ister ,gören görmezden gelen gözlere
Kimi zaman mecnun olup Leyla’yı çağırır,ister
Kimi zaman Köroğlu gibi bolu beylerine çatar
Ama ne Leyla gelir, nede bolu beyleri biter
Görmeyen gözler,duymayan kulaklar bu işçiyi ucuz sansınlar
Gören gözler,duyan kulaklar ise şiir gibi beyaz güvercin misali olur
bu işçi gönlünde…
FERYÜZ EMRAH DÜNDAR
SOKAKLARIN ADEMİ
Adem diye bir çocuk tanıdım
Anne demeden, dilenmeyi öğrenmiş
Kim bilir adını sokaklardan aldığını
Tanıdığımda baba bildiği adam dan beyaz paket almıştı
İçindeki pisliği bilmeden yola düşmüştü
Yakalandığında on altı yaşındaydı
Polisleri düşman görmüş, iskele babalarını dost bilmişti
Her şeyi yalan yanlış bilmiş, içeriye girmişti on altı yaşında!
İçeride yalanları, yanlışları öğrenir.
Doğruları ise kendi bulmuştur
Ben Ademi böyle bildim
Sokaklar Ademin anası gibi yari olmuştu
Dost bildikleri düşmanı olmuştu
Sözü varmış yarine, babası vermemiş Ademe yarini
Adem anasına ilk o zaman küsmüş
Yari badem gözlüyü başkasına gelin etmişler
Aslan Ademi çıkmaz sokakta kurşunlanmış, ölü halde bulmuşlar
Adem doğduğu, büyüdüğü yerde Anasının kucağın da ölmüştür….
Feryüz Emrah Dündar.
*******************************
TEK TÜRKİYE
Yine gecelerden bir gece
Kırılmış mızrabın kalemi
Yazılarak döküldü yine heceleri
En acı sözlerle dizeleri.
Yalancı yüzler söylüyor sözler
Yine kandırıyor eller
Boşluğa haykırırcasına
İsyan edercesine
Nasıl görmüyorlar diye soruyorum
Kendi kendime!!
Gittikleri bir arpa boyu yol yok
Ha bire suyu bulandırıp, bulandırıp
Önümüze sunuyorlar
Oturdukları yer senin, benim!!
Ama ya farkında değiller
Yada fark etmez diyenlerdenler.
Güneş kara geceyi yutarcasına doğar
Uykuları ağırdır sözleri basit
Kimlikleri tasmalıdır …
Efendileri nereye çekerlerse oraya giderler
Yarınlarımızı, umutlarımızı, gençliğimizi
Kendi kimlikleri gibi görüp
Bulandırdıkları o suda boğup ,bizi bizden ederler
İhtiyaçlarını ve emellerini şırıngaya koyulmuşçasına
İlaç gibi bize enjekte etmeye çalışıyorlar
Sen, sen ol unutma!! Al rengi gecelerimizi
Kara geceden sonra gelen ve
Onu yutan güneşimizi sakın unutma
Aldanma yalancı yüzlere ,söylenmiş düzenbaz sözlere
Unutma bize al rengi geceden kalan
Bir hilal bir yıldız
Bastığın toprak!!
Onu kanlarıyla sulayan yiğitlerinden sana kalan
Ve destanlar yazan tarihin
Dün askeri donanmalarla Çanakkale ye gelenler
Bugün özel uçaklarıyla, şirketleriyle ,Hıristiyan birliği ile geliyor
Unutma biz al rengi gecelerden kara bulutları dağıtarak, yırtarak
Bir hilal ,bir yıldız olduk
Din ,ırk ,mezhep ayrım yapmadan bir olduk
Kalleşçe değil ,kardeşçe yaşadık,hür olduk
Tek Türkiye, tek vatan dedik
Böyle bildik, öyle kalacak unutma…
Feryüz
Emrah
Dündar.

HASRETTE İSYAN
Gözler sözlerin yerine geçer
Dertlerin adıyla dolar
Esen rüzgar camına o gelmiş gibi fısıldar
Ağu suyu denizin yerine geçer
Aylar yılları aratır
Hasret o zaman kendini belli eder
Anılar geçer belleğinin yaşlı kıvrımlarından
Yarana tuz basar geçip gitmeyen hasret
Resimler yalan söyler resimler donuk
Bellek buruk; içindeki hasret yanık.
Saçların papatya gibi olur
İpekten tellere döner
Yollar uzun gelir, ömür hüzün verir.
Ölüm huzur,hayatsa fasıl gelir
Sevmekse hasret verir
Tenin solmuş ,gözlerin buğulu olmuş
O kahır, o hasret yüreğini kor gibi yakmış
Yeter artık dersin ,yüreğine sevgine dur dersin
İsyan edercesine bu hasreti mahşere gömersin.
Feryuz Emrah Dündar