HOŞ GELDİNİZ...WELCOME TO MY WEBSİTE....Benvenuti al sito web....

WWW.EMRAHDUNDARPOET.TR.GG
UYARI :BU YAYINLANMIŞ ŞİİRLERİN TAMAMI ADIMA NOTER DE KAYITLI DIR... BENDEN İZİNSİZ, BAŞKA HİÇ BİR YERDE KULLANILAMAZ... warning: THIS BROADCAST ALL of the Poetry in my name Notaries DE REGISTERED ... ı am unauthorized OTHER interior can not be used in one ...


   
  FERYÜZ EMRAH DÜNDAR(şiirlerin hırçın karadeniz uşağı)
  SiiR SAYFASI
 


 
KOCA YÜREKLİ KADINIM

Nerelerdesin...
artık seni aramaktan yoruldum kerem misali
her güzel kadını sana benzettim
kimi esmer,sarışın,kumraldı
kimi uzun,orta,kısa boyluydu
hepsini sevdim
sırf sana benziyorlar diye
ama bir şey vardı
seni onlardan ayıran
beni onlardan uzak kılan
gözlerine baktım
kimi okyanus mavisiydi,sevda denizinde yüzüyordum
kimi orman yeşiliydi,dağ, tepe dolaşıyordum
kimi kahverengiydi ,fallar bakıyordum, mutluluk için...
ama bir şey vardı
seni onlardan ayıran
beni onlardan uzak kılan
sonra anladım ki !!
koca yürekli kadın
seni onlardan ayıran'ın ne olduğunu!!
benim aradığım sendin oysa!!
koca yürekli kadın
onlar sevdamı taşıyamazlar belki sana benziye bilirler her konuda
ama dedim ya koca yürekli kadın
sevdamı ancak senin gibi, benimle beraber sevdamı taşıyabilecek
ayrıllık fırtınalarında savrulmayacak
feleğin vurduğu her fiskede benimle beraber dimdik kalacak
Yeri geldİğinde sevdamız için benimle beraber tüm alemle savaşacak
kocaman yüreği olan bir kadın olacak
kısaca sen olacaksın koca yürekli kadeınım...
Nerelerdesin...?

FERYÜZ EMRAH DÜNDAR


                AZRAİL VE ÖLÜM

Onun ne zamanı bellidir nede mekanı

Ne yaşlı der, ne genç…

Ansızım hiç düşünmediğin anda gelir

Sevdiğin her şey den koparır sanırsın seni

Hesabı yoktur fani dünya için

Tek amacı verilen emri yerine getirmek.

Kader çizgine buraya kadar der.

Faniden alıp,bakiye kavuşturmaktır görevi.

Sen üçlük dünya ya aldanmış rüya görürken

Hakikate uyandırır seni…bizi…

Deprem,trafik kazası,kalp krizi bir çok neden…

Kaderine ecel sebebindir.

Onun görevi de bunu sonlandırmak.

Onun ne zamanı bellidir, nede mekanı

Ne zengin bilir, ne fakir…

Elinden bir şey gelmez, firavun gibi olsan ne çare…

Nemrut gibi bir topal sivri sinek gelir, bulur seni…

Çaren yoktur diye üzülme, gerçeğe dönüştür bu kıvranma…

Hakikatte uyanıyorsun.

Ruhun hapishaneden kurtuluyor sevin…

Cennette bekleyenlerin var

Ona göre üç günlük, fani Dünya da iyiliklerle amel et.

Yoksa!!!

O uyandırdığın da, bu üç günlük aldanıştan seni çok geç olmuş olur…

Baki acılar içinde kalma kabilleşme ,Habil gibi ol…

 

 

                                   Feryüz Emrah Dündar

                                      16 Aralık 2008




          SORUN ADEM OĞLUNA!!!
Adem ile Havva’yı Dünyaya gönderen kim?
Onun evlatlarına kitaplar,peygamberler gönderen kim?

Sana eş,akıl,rızık,sağlık veren kim?

Alemlerin sultanını sana gönderen kim?

Kim alemlerin sultanı?

 

Adı ile adını arş-ı alaya yan yana yazan kim?

Sen uyanasın diye

Onca felaket ve mucizeyi kim verdi?

Sen hala uyu ve “doğal afet bil”

Doğa kendini yok etmezO’nu yaradan yok mu?

Uyan:Adem oğlu uyan Allah c.c.’yı bul

 

Doğayı yaradan seni yaratmadı mı?

Onun senin kulluğuna ihtiyacı yok

Senin onun merhametine ve rahmetine ihtiyacın var

Uyan:Adem oğlu uyan,gafletten

Dönüş ona,varış ona,yaşam kısa

Yol ince,yaşam kısa ölümden sonrası uzun

Sen düşün uzun uzun……    

        FERYÜZ EMRAH DÜNDAR


         HOCAM
Hocam bugün son ders,günüm birazdan
Son defa alacağım karnemi elinizden
Zil çalınca mezun olacağım
Belki bazı zaman çalışkan
Belki de yaramazdım
Ama hocam bilin ki size saygım ve sevgim
Derinden ,hayata yeni atılacağım
Kulağımda hep bana verdiğiniz nasihatlar olacak
Geleceğe gidiyorum, hocam
Sizin gibi genç nesillere geleceğin onlara ait
Olduğunu söylemeye gidiyorum…
Belki bir Hüseyin Karadağ,Arif Erol,Ali Haydar
Bostancı olacağım…Hocam
Belki Orhan Veli,Mehmet Akif Ersoy olacağım
Yazılarımla gelecek nesillere umudu anlatacağım
Ama biliyorum ki sizi ve sizleri unutmayacağım
Zil çaldı hocam ,elinizi öpüp hakkınızı helal edin
Diyeceğim….
Her gün beş ,yedi saat geçirdiğim
Sınıftan ,yuvamdan kopuyorum.
Bir güvercin yavrusu gibi geleceğe korkak ama kararlı
Uçuyorum……

    FERYÜZ EMRAH DÜNDAR

             ŞAİR  İSYANI

Kimi iki şarkı söyler sanatçı derler

Kimi millete şebeklik yapar sanatçı derler

Kimi de iki parça bez elbisesiyle kendini ortaya atar

Şimdi de çıkarmışlar ortaya şairlikten medet almayanları

Nasıl olsa bu millet kerizdir diyerekten

İki reklâmla, bir düetle biz bunu millete şair yaparız diyerekten.

Şair dedikleri, öyle millete bildirdikleri

Ana, gece haberlerinde reklâm ettikleri

İki senelik şairmiş

Ya biz çocukluğumuzda yazmaya başlarız

Ta ki mezara girinceye kadar

Biz onlar gibi sadece aşk demeyiz

Her şeyi sayfalara dökeriz

Biz sanatçıların unvan’ını kullanmayız

İki reklâm bir düet yapamayız

Çünkü biz iki senelik değil, bir ömür yazarız

Şiir yazarken kendimizi, milletimizi katarak yazarız

Biz kendimize şair diyemeyiz

Çünkü iki, dört, sekiz sene yetmez

Şair olmaya!

Bir ömür, bir yürek, bir de sonsuz umut ister şair olmaya.

 

    FERYÜZ EMRAH DÜNDAR



             DUYMAK İSTERDİM
insanlara ait beş duyu organı var
ama bende biri eksik,ben doğarken ağlamışım ama duyamamışım.
Anne kokusunu hissetmişim ama adını bağıra bağıra söyleyememişim
canım yandığında seni yanıma çağıramam,sesinden ninniler dinlemek isterdim...
rüyalarıma senin sesinle dalmak isterdim anne.
babamın beni,canım oğlum,canım kızım diyerek sarılıp öptüğünde duymak  isterdim
kardeşimin kahkalarını,piknikte kuşların sesini
evimizin onunden oynayan arkadaşlarımın beni çağırırken duymak isterdim anne...
yaramazlık yaptığım zaman bana kızmanı
ders çalışırken babamın öğütlerini duymak isterdim anne.
Sana koşarak sarılıp anne ben geldim,seni çok seviyorum diyebilmeyi isterdim.
dedemle nenemin diğer kardeşlerime anlattığı masalları duyup dinlemek isterdim.
ve senin bana yavrum diye sarıldığında duymak isterdim anne.
ben en çok bunu isterdim anne...


yazan FERYÜZ EMRAH DÜNDAR
bu şiir işitme engelli arkadaşlarıma ve ailelerine benden armağan olsun...


   NEDEN BU HASRET BU KAHIR

İmkansızlığım mı? bu hasret,bu kahır

"Bilmem ki" !!!

Rüyalarıma gelip ,güzelliğine doyamadığım dan mı?

Bu hasret,bu kahır

Seni gören bu gözlerim şimdi neden kan çanağı gibi?

Sen bana bu kadar acımasız mısın?

Seni nasıl sevdiğimi görmez misin?

Neden bu hasret,bu kahır?

Yoksa beni avare,divane etmek mi istersin?

"Bilmem ki" !!

Sevdiğim deli gönlüm'ün yaralarına tek merhem sensin

Sen bunun farkında mısın?

Bilmem ki bu hasret,bu kahır neden?

Sevda böyle bir şey mi?

Sana kavuşamamak mı?

Yoksa hep hasret,hep kahır mı?

Bana geldiğin gün deli gönlümde öyle bir bahar açar ki

Evrende hiç bir bahar o kadar güzel görünmez gözüme

Asırlardır cehenemde yanmış,

Sonra af edilmiş kul gibi hissedeceğim kendimi

Deli gönlümde sana dahil yaralar iyleşir

Gül buselerin dokundukça güller açacak, yaralarımın yerine.

Neden? bu hasret, bu kahır

Hiç mi acımazsın bana?

Yoksa imkansızlığım mı?

Yazdığım dizeler de hep seni anlattım

Bir kere gururunu dize getirip mağlüp edip

Bana gelsen.

Asırlardır cehenemde yanmış,

Sonra af edilmiş kul gibi hissedeceğim kendimi

Bülbül'ün güle olan aşkından gözleri kör olmuş

Yoksa beni avare,divane etmek mi istersin?

Biliyorsun gurur,iblis'i cennet'ten etti

İstemem sevdiğim bu sevda dan dolayı hesap veresin

Mahşer de cennet'ten olup,cehenneme atılasın...

Orada unutma boynuzsuz koç,boynuzlu koçtan hesap isteyecek!!

Ben burada nasılsam orada da aynı olacağım...

Bir tek dünyadaki dertlerimden arınmış olarak karşına çıkacağım...

Bu dertlerim seni benden uzak tutuyorsa bu hasret,bu kahır ondansa

Sen gururuna yenildin,bense bu hasret,bu kahıra...

Sonumuz ne olur mevlam bilir...

Sana sadece soruyorum bu hasret,bu kahır neden?

Neden sevdiğim neden?...

 

FERYÜZ EMRAH DÜNDAR!

20 Ekim 2008 Pazartesi

Saat:14:20

 


 

                BU KAÇINCI
Rüyalarım da gördüğüm o hayalini
uyandığım vakitler de bu kaçıncı aldanışım
sayfalara yazdığım şiirleri,şarkıları
boşluğa, sana haykırcasına bu kaçıncı isyanım
dudaklarımda adını sayıklayıp,gönlümde hep hayalınle dolanıp
benim bu kaçıncı mecnun oluşum
leylam,leylam deyip
bu kaçıncı mevlaya yakarışım
sokaklarda avare,avare seni ararken
her güzeli sen sanıp  bu kaçıncı yol kesişim
ve seni dostum olan güvercinlere,martılara
sokak kedilerine, sokakta yaşayan çocuklara bu kaçıncı soruşum!!
loş kayıkhanelerde dolaşıp duruyorum
inin ,cinin top oynadığı sokaklarda
bu kaçıncı in oluşum.
serseri dizelerimi kaldırımlara söylüyorum
yağan yağmur altında bu kaçıncı ıslanışım
ve içimdeki isyanı kaldırımlara bu kaçıncı haykırışım
seni şiirlerimde, dizelerimde
söylediğim ve dinlediğim her türküde,şarkıda
inleyen nağmelerde bu kaçıncı seni bulup bulup yitirişim ,kaybedişim...
inadına sen,hep sen,illaki sen deyip
bu kaçıncı umutsuzluğa düşüşüm ama bir türlü vazgeçmeyişim...
         

         yazar: FERYÜZ EMRAH DÜNDAR.
         Tarih:13 temmuz 2008
         gün: pazar saat:gece 1.23



     
       

                SİYAH  GÜL

Hayatımdan bir gün daha bitiyor

Belki geç belki daha erken

O karanlık odamda sadece sensin

Hayalin ve o güzel gözlerin gibi sadece sensin

Ölüm dudağımın uçunda ama ben yinede

Seni sevmekten vazgeçmem siyah gülüm!

 

O karanlık odamda hayalin yanıma gelip oturur

Elimi uzatıp dokunmak isteyene kadar hayalin yanımda siyah gülüm

Tam elim hayaline dokunur, hayalin ve o güzel gözlerin kaybolur

Geriye kalan siyah gülüm içimi kanatan dikenlerin ve içimde sakladığım vazgeçilmezliğin...

 

 NOT: Bu şiir rahmetlik ablam Didem Banu Dündar a ait yarım şiir di

  Ben tamamladım…


13Aralık 2004 saat:12:36  gün: Pazartesi




       AŞKIN HÜRRİYETİ    

Görülmeyen bir mahkumiyetteyim

Koğuşumda her tür canlı var

Ağaçlar, dallarına konan kuşlar

Yollar,sokaklar ve üstlerinde yürüyen insanlar

Trafik lambaları önünde mendil,simit satan ve araba camı silen çocuklar

Bakırköy sahilinde el ele göz göze diz dize oturan aşıklar var bu koğuşumda.

Dört mevsimde yaşanır bu koğuşta

Son bahar,yaz,kış ve ilk bahar

Son bahar yağmurlarıyla yollarda sokaklarda volta atarım

Yazın güneşinde her kez bir yerlere giderken ben koğuşumla her yerdeyim.

Kışın her yer kardan buz tutar,bir tek koğuşumdaki yürek ateşim yanar

İlk bahar da her zaman bu koğuştan azad olmayı beklerim

görülmeyen bir anahtarla koğuşun kapısının açılmasını isterim

Bu da Aşkın hürriyetidir,yani yare kavuşmanın en güzel sebebidir.

 

           FERYÜZ EMRAH DÜNDAR 

               29Aralık 2004  Çarşamba

                            Saat: 15:51.

     

28 Nisan 2005 Perşembe Saat:07:07.49

 

                     BİR BEN UNUTMAM İŞTE İÇİMDEKİNİ

Karlı dağlar aşılır,uzun yollar geçilir.

Geceler sabahlara dönüşür

Kışlar her baharda unutulur

Bir ben unutmam işte içimdekini...

 

Tok insan açlığını unutur

Söylenen sözler günü geldiğinde unutulur

Dumanını savuran kara tren haber vermez olur

Bir ben unutmam işte içimdekini...

 

Gözler uykuya dalınca bedeni unutur

Rüyalar hasreti yakın ederse, insan uykuyu unutur

Kuş yavrusu büyüyüp yuvadan uçarsa anayı,babayı unutur

Bir ben unutmam işte içimdekini...

 

Maddeye düşkün olan maneviyatı unutur

Secde etmeyen kıbleyi unutur

Yaratılanı unutan yaratıcısını unutur

Bir biz unutmayız işte içimizdekini...

 

Yarınına düşkün olan bugününü unutur

Şana,şöhrete yatkın olan insanlığı unutur

Anayı,babayı unutan insan; vatanı,namusu unutur

Bir biz unutmayız işte içimizdekileri...

 

Unutanı unuturuz,görmeyeni zamanı geldiğinde görmeyiz

Maddeye aldanana tokatı görülmeyenle atarız...

Şanı şöhreti ebedi sanma, sen sultan süleyman olsan ne çare...

Bir tek ben unutmam işte içimdekini...

 

             Feryüz Emrah Dündar

     

           O HEP ORADA DIR…

Belki bir masaldır yaşam

Kimimiz iyi ,kimimiz kötü

Kimimiz erkek ,kimimiz kadın

Rolümüz bellidir

Kader senaryosunda yönetmen hep aynı yaratıcıdır.

Kimimiz inanırız

Kimimiz inanmış gibi yaparız

Kandıracağımızı sanarız, kendimizi kandırırız

Kimimizse inanmayız karşı çıkarız

Ama o hep orada dır

Yaşamın yönetmenidir.

Çünkü o yaratıcıdır.

O Yahudi ye göre Yahuda

Hrıstiyana göre baba oğul kutsal ruh

Müslüman’a göre ise Allah c.c dur.

Ama yaratıcı hep orada dır…

 

 

                      FERYÜZ EMRAH DÜNDAR...

 


ADIM DA CİSMİM DE  SOKAKLAR DA

Bu şehir de sensizlik var, soğuk gecelerde

Karanlık puslu yollar da

Yaşarım yürek sıcaklığında sensizliği

Bu loş sokaklarda…

Adım yazılır şimdi senin geçtiğin  sokaklara

Cismim kazılır adımın üstüne bir resimle

Dilden dile söylenir şarkılarım,şiirlerim…

Şimdi söylersin duyarım…

Bu çocuk bir zamanlar  bana aşıktı,mecnun du diye

Millete  havanı atarsın,atıp tutarsın…

Ama dedim ya!!! millet bu nereden bilsin

Ateşten daha yakıcı,depremden daha yıkıcı sözler söylediğini

O bir zamanlar sana aşık,mecnun çocuğa ettiğini

Hani o bendeki meşhur sözün var ya

Hani diyorsun ya!!

“Adını adımın yanında ,duymak ,görmek istemiyorum” diye

Şimdi adın şiirlerimde,şarkılarım da meçhul olmuş

Adım dilden dile söylenir…

Adım da cismim de sokaklara yazılır…

Bu da ister istemez, senin belleğine böyle kazılır meçhul sevgilim…

 

 

                                                          Feryüz Emrah Dündar.

 

 

                     ŞAİR

Kimine göre boş sayfaları anlamlı sözlerle dolduran işçi

Kimine göreyse boş şeylerle uğraşan önemsiz birisi

Şair aşkın,insani duyguların manevi işçisidir.

Ona bir kalem,bir beyaz sayfa, bir de en önemli malzemesi maneviyat gerekir.

Aslında ucuz işçi gibi gözükse de çok işe yarayan birisidir

Şarkı sözleri notalara geçerken onun sayesinde geçerler

Bir milletin özgürlüğünü simgeleyen marşın sözleri ona aittir.

O destanları,unutulmayan kahramanları en kısa,öz yoldan o anlatır  

Bir yerde haksızlık varsa

İlk o sarılır silahı kaleme

Anlatmak ister ,gören görmezden gelen gözlere

Kimi zaman mecnun olup Leyla’yı çağırır,ister

Kimi zaman Köroğlu gibi bolu beylerine çatar

Ama ne Leyla gelir, nede bolu beyleri biter

Görmeyen gözler,duymayan kulaklar bu işçiyi ucuz  sansınlar

Gören gözler,duyan kulaklar ise şiir gibi beyaz güvercin misali olur

bu işçi gönlünde…

 

              FERYÜZ EMRAH DÜNDAR  

 



            SOKAKLARIN ADEMİ

Adem diye bir çocuk tanıdım

Anne demeden, dilenmeyi öğrenmiş

Kim bilir adını sokaklardan aldığını

Tanıdığımda baba bildiği adam dan beyaz paket almıştı

İçindeki pisliği bilmeden yola düşmüştü

Yakalandığında on altı yaşındaydı

Polisleri düşman görmüş, iskele babalarını dost bilmişti

Her şeyi yalan yanlış bilmiş, içeriye girmişti on altı yaşında!

İçeride yalanları, yanlışları öğrenir.

Doğruları ise kendi bulmuştur

Ben Ademi böyle bildim

Sokaklar Ademin anası gibi yari olmuştu

Dost bildikleri düşmanı olmuştu

Sözü varmış yarine, babası vermemiş Ademe yarini

Adem anasına ilk o zaman küsmüş

Yari badem gözlüyü başkasına gelin etmişler

Aslan Ademi çıkmaz sokakta kurşunlanmış, ölü halde bulmuşlar

Adem doğduğu, büyüdüğü yerde Anasının kucağın da ölmüştür….

 

 

          Feryüz  Emrah  Dündar.

*******************************

           TEK TÜRKİYE

Yine gecelerden bir gece

Kırılmış mızrabın kalemi

Yazılarak döküldü yine heceleri

En acı sözlerle dizeleri.

Yalancı yüzler söylüyor sözler

Yine kandırıyor eller

Boşluğa haykırırcasına

İsyan edercesine

Nasıl görmüyorlar diye soruyorum

Kendi kendime!!

Gittikleri bir arpa boyu yol yok

Ha bire suyu bulandırıp, bulandırıp

Önümüze sunuyorlar

Oturdukları yer senin, benim!!

Ama ya farkında değiller

Yada fark etmez diyenlerdenler.

Güneş kara geceyi yutarcasına doğar

Uykuları ağırdır sözleri basit

Kimlikleri tasmalıdır …

Efendileri nereye çekerlerse oraya giderler

Yarınlarımızı, umutlarımızı, gençliğimizi

Kendi kimlikleri gibi görüp

Bulandırdıkları o suda boğup ,bizi bizden ederler

İhtiyaçlarını ve emellerini şırıngaya koyulmuşçasına

İlaç gibi bize enjekte etmeye çalışıyorlar

Sen, sen ol unutma!! Al rengi gecelerimizi 

Kara geceden sonra gelen ve

Onu yutan güneşimizi sakın unutma

Aldanma yalancı yüzlere ,söylenmiş düzenbaz sözlere

Unutma bize al rengi geceden kalan

Bir hilal bir yıldız

Bastığın toprak!!

Onu kanlarıyla sulayan yiğitlerinden sana kalan

Ve destanlar yazan tarihin

Dün askeri donanmalarla Çanakkale ye gelenler

Bugün özel uçaklarıyla, şirketleriyle ,Hıristiyan birliği ile geliyor

Unutma biz al rengi gecelerden kara bulutları dağıtarak, yırtarak

Bir hilal ,bir yıldız olduk

Din ,ırk ,mezhep ayrım yapmadan bir olduk

Kalleşçe değil ,kardeşçe yaşadık,hür olduk

Tek Türkiye, tek vatan dedik

Böyle bildik, öyle kalacak unutma…

                           Feryüz 
                                     Emrah 
                                           Dündar.

       

 





                   HASRETTE İSYAN

Gözler  sözlerin  yerine geçer

Dertlerin  adıyla dolar

Esen rüzgar camına o gelmiş gibi fısıldar

Ağu suyu denizin yerine geçer

Aylar yılları aratır

Hasret  o zaman kendini belli eder

Anılar geçer  belleğinin  yaşlı kıvrımlarından

Yarana tuz basar geçip gitmeyen hasret

Resimler yalan söyler resimler donuk

Bellek buruk; içindeki hasret yanık.

Saçların papatya gibi olur

İpekten tellere döner

Yollar uzun gelir, ömür hüzün verir.

Ölüm huzur,hayatsa fasıl gelir

Sevmekse  hasret verir

Tenin solmuş ,gözlerin buğulu olmuş

O kahır, o hasret yüreğini kor gibi yakmış

Yeter artık dersin ,yüreğine sevgine dur dersin

İsyan edercesine bu hasreti mahşere gömersin.

 

                     Feryuz Emrah Dündar

                                 

                                                                             







  




       

                  KASIM YAĞMURUM
Güneş sende sollar, yer yüzüne bakmaz olur
Derken sen gelirsin,"ey Allahın rahmeti"
Kasım yağmurum...
Kara bulutlarını üstüme çevirip yağmaya başlarsın
Soğukluğun ıslak,ıslak vuruyor yüzüme
Damlalar geziniyor,kirli sakalımdan akıp giderken
Gözlerim kara bulutlara uzanıyor seni görmek için
Kasım  yağmurum...
Rüzgar delice koşturuyor,insanlar görüyorum yağmurundan kaçan
Bana bağırıyorlar kaçsana diye,gülümsüyorum kaçsana diyenlere
Ve kendi kendime bir söz söylüyorum
Ben sevdasında yanmışım asırlardır
Bir yağmurunda ıslanmışım çok mu?
Kasım yağmurum...
Yavaş adımlarla senin kara bulutların altında yürüyorum
Adımlarım beni bir rıhtıma götürdü.
Dalgalar çılgınca kendinden geçmişcesine rıhtıma vuruyor
Siyah ceketim rüzgarla boğuşuyor
Mavi denizide kara bulutların sarmış
Şimşekler kırbaçlıyor yeryüzünü
Kasım yağmurum...
Yosun tutmuş kayalıklar ,gözlerin kokuyor...
Yanımda uzun bir selvi ağaç dökülmüş yaprakları,tel tel olmuş dalları.
Bir tek dalında ,bir tek yaprak kalmış ve solmuş
Koptu kopacak derklen elimde buldum onu.
Rüzgarın bana armağanı...
Kasım yağmurum...
Yaprak iki elim arasında rüzgara kapılıp kaçmak ister gibiydi
Bir ara saçlarını okşar gibi yaprağı okşadım
Derken ellerimden kurtulup ,rüzgara kapılıp denize düştü
Yelken açtı uzaklara...
Kasım yağmurum...
Bende sana yelken açabilir miyim?
O kadar mavilikte yosun kokan gözlerini bulabilir miyim?
Sararmış yaprak gibi saçlarını okşayabilir miyim?
Özlemini kirli sakalım da gözlerinden akan yaşları hissedecek miyim?
Islak,ıslak ayni yağmurunda olduğu gibi ...
Kasım yağmurum...iyi ki doğdun....nice yıllara...

 

Yazılar bazı zamanlar kalemimden kağıda geçerken nazlanıyor
Sanki içimdeki yaramaz çocuk bir şeylerini kaybetmiş arıyor
Uzun uzun düşündüm neden diye kendime sorular sordum
Ama bir türlü aklıma gelmedi yıkıntılar altında kalmış umutlarım
Cevap veremedim içimdeki o yalnız nazlı ve yaramaz çocuğa
Anladım ki o çocuğun; zaman yolcuğunun içersinde büyüyüp
Aynı zaman da olgunlaşıp dünkü halini aramışım.
Çocukluğum çok zor dönemlerden geçti
Yazılarım bunun için hırçın Karadeniz dalgası gibi
Rıhtıma esen sert poyraz gibi
Babamın işe yaramaz oğluyum
Anamın gönlünde en büyük fırtınayım
Ben bir garip hırçın Karadeniz uşağıyım
Karadeniz gibi kara gözlerim hırçındır sözlerim
Sevdamsa soğuk, nemli, alabildiğine karanlık
Karadeniz akşamları gibidir
Türkülerim de saklıdır neşem ve hüzünlerim
İki dere arasındadır benim memleketim
Çayımın rengi memleketimin ismi
Yoktur dünyada bir eşi, bir benzeri
Suyu soğuktur yanan gönülleri ılıtır
Sanki gönlüm gibidir Karadeniz sahilleri
Hırçın dalgalar vurur o sert kayalara
Kendilerini parçalar gibi
Yosun kokar sahilleri çay kokar kadınların elleri
Ben hırçın şiirlerin kalemi
Yalnız annemin gönlündeki en büyük fırtına
Sevdam Karadenizlim gibi hırçın, yalnız kalemim.
 
 
 
 

BİR GÜN BELKİ

 

Bir sabah uyandığımda yanı başımda teninin kokusu olacakÇayımı belki de ilk o sabah keyifle yudumlayacağımEkmeği ilk defa o gün ikiye bölüp yiyeceğimSeni öpüp, koklamak İçin ilk o sabah kokular sürüp, tıraş olacağım.Yıllardır küs olduğum aynalarla barışacağımVe belki ilk o gün gazetelere, kitaplara bakmayacağımYaramaz çocuk sevincinde yanına oturacağımSaçını okşayıp elini tutacağım, gözlerine bakıp seni sevdiğimiSöyleyeceğimBelki sevdiğimi söylerken yılların hasreti gözlerimden akacakAma ben utanmayacağım, senin adımdan bile utandığın gibi…Akşama yakın seninle beraber deniz kenarına gidipGüneşin batışını seyredeceğiz, Güneş benim hasretim gibi sönerken…Senin başını belki omzumda hissedeceğimMehtaba yakın bir balık lokantasında yemeğimizi yiyeceğizSonra eve giderken sokaktaki çiçek satan çocuktan sana benzeyen bir karanfil alacağımEvin kapısını ilk o gece mutlu olarak açacağımİlk defa televizyonu o gece açmayacağımVe ben demlediğin çayı ilk o gece tadacağımBelki ilk o gece benim gözlerim erken kapanacakRüyalarda gördüğüm seni ilk o gece kollarımla saracağım ve hiç bırakmayacağım…Bunlar belki bir gün olacak sevdiğimBen bekliyorum…


Emrah Dündar

 



YAR GELSE

 

Yar görse,gözüme kara perde inmeden şu halimi
Yar söylese kulaklarım sağır olmadan beni nasıl sevdiğini
Yar tutsa elimi okşasa saçımın telini aklar düşmeden uçlarına
Yar olsa akar su akıp gelse,rüzgar olsa esip gelse
Sıladan mektup olsa buram,buram hasret kokup gelse
Yar gelse,Yar gelse, bir kere ömrü bahar'a katıp gelse

Yar gelse,yar gelse, yar gelse
Ecel ömre son vermeden
Azrail ömür kapısından içeri buyurmadan
Bu canı canandan ayırmadan
Şu teni soğutmadan, bedeni toprak almadan
Yar gelse, yar gelse

Dostlar ağıtlar yakıp ağlamadan
Yasinler,fatihalar okunmadan
Yar gelse, yar gelse
Bülbül'ü gül'le katıp gelse...

Emrah Dündar

bu sadece bir şiir dir.

 

KİMSEYE OY YOK KARDEŞİM BENDEN
Sadık kaldılar mı size hey oy verenler
Kimi türban namusum dur dedi.
Kimi şehitler üzerinden politika yaparken, zamanında apo’yu yakalayıp imralıda beslemeye başlamadı mı?
Kimisi de pkk yandaşlarını affedip üstümüze salmadı mı?
Neyse banane bunlardan, bunlar senin eserin hey oy veren!
Ekonomin yıllardır ,canavarlarla boğuşuyor
Zamlar, vergiler birbirini kovalıyor.
Esnaf kan ağlıyor, borcun’ dan esnafla aranda uzun koşuşturmalar oluyor.

İcra memurları fazladan mesai yapıyor.
İş veren işçi oluyor,işçi ise in cinle top oynuyor,
yabancı sermaye bayram ediyor
Avrupa birliğine giriyorduk ya!
Artık gerek yok onlar topraklarımıza paralarıyla satın alarak bize giriyorlar.
Çanakkale den giremediler,şimdi Avrupa uyum yasalarıyla giriyorlar.
Bizim evlatlarımız,türbanlı diye okullara alınmazken!
Kimisi türban namusum diyip, senden oyu alıp.
Kendi namusunu Avrupa da okutuyor, senin namusunu yasağa bırakıyor.
Kimisi yök arka çıkıyor, el altından devleti soyup medyacılara para yağdırıyor.
Hey oy veren bunlar senin eserin….
Engelli insanlara maaş verdiler çok güzelde , ama engelsiz yaşam vermediler
Ayda 210 ytl engelliye layık gördüler,kendilerine 7 bin ytl
Engellilerden engelleri fazla mı? Sorarım sana hey oy veren!
Memura yüzde üç, emekliye yüzde iki, öğretmene yüzde dört…
Ama kendilerine ve yandaşlarına yüzde yüz zam çünkü onu sen seçtin,hey oy veren!...
Bu yüzden kimseye oy yok benden
Ve bunlar senin eserin hey seçmen.

SEVDİĞİM
Sevmek kolay değilmiş sevdiğim
Eller sevdiğiyle yan yana,kol kola dolaşıyor
Vurulan kurt gibi kanayarak onları seyrediyorum
Düşünüyorum biz de onlar gibi yan yana kol kola olabilirdik
Ama sen olmaz dedin sesimi çıkartmadım
Mecnun, Kerem, Ferhat olmayı kabullendim

Beni düşünme sevdiğim şimdi ne olurum diye
Uğruna çöller,yollar mı aşmam?
Ruhumu teslim alacak dağlar mı delmem?
Canımsın, cananımsın söyle sevdiğim senin için hangisini yapayım
Uğruna cenkler yapayım,destan olayım; sen söyle ben olayım.

Sevdiğim beni düşünme sen varsan, ben varım.!
Ellere gidersen ben kahrolurum
Nazlım,sılam sevdiğim sensin.!
Su gibi sana susamışım, yağmur ol yağ üstüme
İlk ben senin sevdanda akşamcılar gibi sarhoş olmuşum
Nihayet sevdiğim; ben seninle var olup, yok olmuşum sevdiğim…


13 şubat 2004
saat/akşam : 18.35


poetblackland@hotmail.com

 

şiir

 

 

ANADOLUM
Anamsın, baba ocağımsın
Nazlı sevdamsın Anadolu’m
Aşıklar seni söyler, yiğitler seni yaşar.
Dağların da efe olsam Anadolu’m
Ormanlarında Manisa tarzanı olsam
Leyla olsan, seni her taşında arasam
Ufukta sana gelen göçmen kuş olsam
Mevsimsiz yağmurun olsam Anadolu’m

Sana ağıtlar yakan,uğruna can veren yiğidin olsam
Efelerinin elindeki kurşun olsam Anadolu’m
Ve seni benden almaya çalışan namerdi vursam
Dağlarının eteklerinde şahadetti tatsam Anadolu’m
Adınla anılan yiğitlerinden olsam
Mendilimi ıslatıp, kana kana içsem suyundan Anadolu’m
Ben seninle var olup, yok olsam Anadolu’m.

Tarih:05.11.1999

 

 

 

 
 
 
  Bugün 4 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
WEB SİTEME UYGUN FİYATLA REKLAM ALIYORUM, VERMEK İSTEYENLER BİZE İLETİŞİM DEN ULAŞABİLİRSİNİZ...



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol