HOŞ GELDİNİZ...WELCOME TO MY WEBSİTE....Benvenuti al sito web....

WWW.EMRAHDUNDARPOET.TR.GG
UYARI :BU YAYINLANMIŞ ŞİİRLERİN TAMAMI ADIMA NOTER DE KAYITLI DIR... BENDEN İZİNSİZ, BAŞKA HİÇ BİR YERDE KULLANILAMAZ... warning: THIS BROADCAST ALL of the Poetry in my name Notaries DE REGISTERED ... ı am unauthorized OTHER interior can not be used in one ...


   
  FERYÜZ EMRAH DÜNDAR(şiirlerin hırçın karadeniz uşağı)
  HiKAYELERiM
 

                              DELİ’ NİN İPİ

Aksu köyün de 55 yaşların da beyaz saçlı bir adam dır Nazır bey.

Köy halkı tarafından pek sevilmeyen deli diye arkasından söylentiler çıkartılan biriydi.

Kimseden lafını esirgemezdi, hatta bu yüzden  birkaç kere  köyün muhtarıyla  ağız dalaşı  yapmıştır.

Köyün çocukları o sokaktan geçerken ona düdüklü Naciye diye lakap takarlar, Nazır  beyin  boynunda kalın bir iple bağlanmış  bir bekçi düdüğü vardır.

O köyde yaşayan çocuklardan biri olan Faruk  Nazır beyin evinin etrafında  dolaşırken  Faruk un en yakın arkadaşı  Emrah koşarak Faruk un yanına gidip  Faruk’a kızarak söylenir.

- senin burada ne işin var aklını peynir ekmekle mi yedin Faruk bu evin etrafın da dolaşmak ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyor musun  ?

- bu ev Nazır beyin evi,evin bodrumunda çocukları kapatıp çeşitli işkenceler yapıp ev in arka bahçesin deki karanlık kuyuya attığı söyleniyor 

Faruk meraklı bir çocuktur, en yakın arkadaşına evin arka tarafındaki kuyuya gidelim mi  diye sorar ,Emrah koşarak arkadaşım sen aklını peynir ekmekle yediysen git ben eve gidiyorum diye söyler . Emrah Faruk u  orada bırakarak gider .

Faruk kararlıdır o karanlık kuyuya gidip bakmaya ama bir türlü o gün cesaret edememiştir.

Faruk evden uzaklaşırken Nazır bey karşına çıkar ,o anda korkar imdat diye bir çığlık atar.

Nazır bey bu duruma alışkındır çocuğun korktuğunu anlar,Faruk o yaşlı adamın her zaman yanın da bulundurduğu yeşil renkte uzunca bir sopa ya tür dikkat bakmaktadır .

Çocuk hareketsiz bir halde beklemektedir . Nazır bey uzun ince beyaz renkli cüppesinin iç tarafından bir su matarası çıkartıp çocuğa uzatır ,çocuk bir anda arkasını dönerek evine doğru kaçar . Faruk o akşam ev de hiç kimseyle konuşmaz ve devamlı arkadaşı Emrah’ın dediklerini ve Nazır beyle karşılaşma anını düşünür .

Ertesi gün Faruk bu olayı neticelendirip ,merakını gidermek için tüm cesaretini toplayarak Nazır beyin evinin etrafına dikkat ederek ve Nazır beye yakalanmamak için tür dikkat ederek evin arka tarafında bulunan bahçedeki o karanlık kuyuya yaklaşır ve korkak ürkmüş bir halde kuyuya eğilir bakar ama kuyu  karanlık olduğundan dolayı hiçbir şey gözükmez .

Faruk kararlıdır iyice kuyuya eğilir ,o anda dengesi kaybolan Faruk kuyuya düşer.

Allah tan çocuk düşerken kuyuya bağlanmış olan ipi tutarak düşer , ip sağlam değildir.

Çocuğun ağırlığına dayanamaz kopar. Faruk hafif yaralanmış halde kuyunun dibini boylar.

Aşağı düşen Faruk ağlamalı halde imdat yardım edin diye bağırır. Ama kimseler yoktur.

O akşama kadar çocuk kuyuda esir bir halde ,bağırmaktan ve ağlamaktan bitkin bir haldedir .

O akşam dolunay vardır ,Nazır beyin evi köyün ormanına yakın olduğu için akşam olunca çeşitli hayvan sesleri rahatça duyulur Faruk eve çok geç kalmıştır.Faruk kuyunun dibinde endişeli bir halde beklemektedir , tüm köy halkı Faruk un kaybolduğunu zannedip onu aramaya çıkarlar ama hiç birinin aklına gelmez Nazır beyin evi ve bahçesindeki kuyu ama dolunay o karanlık kuyunun dibine doğru o akşam ışık tutmaktadır .

Nazır bey eve dönmüştür bahçesindeki o karanlık kuyudan ihtiyacı olacağı kadar su çekmek

 İçin kuyunun başına gelir , elini kopan ipe doğru götürür, ipin kopuk olduğunu anlar ve hafifçe kuyunun dibine doğru eğilerek bakar gözlerine inanamaz bir çocuk bitkin halde orda sinmiş haldedir .

Çocuğa Nazır bey seslenir!

       hey çocuk duyuyor musun beni?

Faruk biranda ürperir ve sinmiş halden kurtularak ayağa kalkar ve cevap verir

-         ben buraya düştüm kötü bir amacım yoktu beni lütfen buradan çıkarın

Nazır bey çocuğa hafif kızarak çocuğum fazla merak başına ne işler açtı diye söylenir .

Nazır bey kuyudan uzaklaşarak evine doğru gider, aradan 5 ,10 dakika geçer.     

Evden uzun ve çocuğu taşıya bilecek kadar kalın bir iple kuyunun başına döner, ipin bir ucunu çocuğa uzatır. Al bunu beline sıkıca bağla der.

Faruk korkarak sorar – deli amca bana bir şey yapacak mısın beni öldürecek misin?

Nazır bey gülerek kahkaha atar,çocuğa cevap verir!

-         çocuğum saçma sapan konuşma her kez’in sözüne de kanma , seni öldürmek istesem şimdi ip yerine evden bir kazan dolusu kızgın zeytin yağı getirirdim.

-         Şimdi şu ipi beline bağla yoksa sabaha kadar burada soğukta kal der.

Faruk bu sözlerden çok etkilenir ve ipi beline bağlar ,Nazır bey çocuğu kuyudan kurtarır

Çocuk yorgun bitkin haldedir ,yürüyemez durumdadır hafif baygındır .

Nazır bey çocuğu kucağına alarak evine götürür ,yaralanır sarar ve Faruk un karnını doyurur

Faruk artık kurtulmuş ve yaraları sarılmış haldedir ama çocuk hala korku ve endişeli haldedir

Nazır bey durumun farkındadır, çocuk korkarak bir soru sorar.

-         Deli amca bodrumda çocuklara işkence ettiğin doğru mu?

Nazır bey çocuğun başını okşayarak cevap verir

-         bak yavrum şu konuda anlaşalım ben deli değilim bana ikide bir deli amca deme benim adım Nazır bana bundan sonra Nazır amca de, ben evimi bodrumda çocuklara işkence yapmıyorum ben ormanda yaralı halde bulduğum hayvanları tedavi etmek için evimin bodrumunu kullanıyorum, istersen beraber gidip bakalım .

Faruk tamam Nazır amca gidip bakalım der ve gidip bakarlar , Nazır beyin dediği gibi birkaç yaralı  hayvan vardır. Faruk Nazır beyden özür diler ,Nazır bey çocuğa bir daha hiç kimsenin sözüne kanıp başkalarını yargılamaması gerektiğini tembih eder ve Faruk a hafta sonları arkadaşlarını alıp bodrumdaki yaralı hayvanlara yardım edebileceğini söyler .

Faruk sevinçle olur der , Nazır bey çocuğu sağ salim köy halkına teslim eder.

Çocuk olan biten her şeyi köy halkına anlatır o zaman dan sonra köy halkı evcil hayvanlarını Nazır beye teslim ederler ve deli olan lakabı hayvan doktoru olarak değişir.

 

                                    SON

 

                 Yazan: Feryüz Emrah Dündar.

            Tarih: 31,05,2008




   
    YALNIZ KALEM FUAT BEY

45 Yaşlarında yalnız yaşayan bir yazar dır Fuat bey.

Tek katlı bahçeli evde yaşamaktadır, sosyal yaşantıdan uzakta, modern  dünyadan uzak bir hayat sürmektedir.. bahçesindeki hayvanlarla hayatını devam ettirmektedir.

Yazarlık hayatında birkaç ödül almıştır, ödüllerin den aldığı kazançlarının büyük miktarını hayır kurumlarına bağışlamıştır. Başarılı olduğu zamanlar dostları tarafından aranan sorulan insan dır Fuat bey.

Ama son 10 sene dir hiç kitap yayınlanmamış onun adına,dostları o 10sene içersinde hiç Fuat beyi arayıp,sormaz.

Fuat beye yalnız kaldığı ilk seneler, çok dokunmuş,sonraları alışmıştır…

Fuat beyin çocukluğun dan beri en yakın arkadaşı olan Hayri bey bile son  10 senedir arayıp sormaz …

Fuat bey gurur yapmadan en yakın dostunu birkaç kere arar. Arkadaşı Hayri bey gündelik işlere daha önem verir ,Fuat beyi bir iki kez eker, muhabbete gelmez.

Fuat bey fazla üstelemez ,böylece en yakın arkadaşından da böylelikle uzaklaşır.

Fuat bey hiç evlenmemiştir çünkü kadınlar onun şiirlerini sevdiği kadar kendisini sevmez.

Fuat beyin yaşadığı toplum da  fiziksel özellikler ön planda dır.

Fuat bey dinine bağlı, dininin gerektiği her görevi yapan bir dindar dır.

Ama Fuat bey dindar çevrelerden hiç has etmezdi, çünkü bu tür  cemiyetlerden yazarlığa başladığı ilk dönemlerde ucuz vaat almıştır ama bu vaatler yerine gelmemiştir oda kendi imkanlarıyla başarıya ulaşmıştır sonraları Fuat bey o dindar cemiyetler tarafından çok çağrılmış ama Fuat bey tarafsından ret edilmiştir .

Hatta bu cemiyetler bunu gurur yapıp ,Fuat beyi dinsizlikle hitap etmişlerdir.

Fuat beyin kitapları o  cemiyetlerin üyeleri tarafından protesto edilir, şeytanca düşünceleri olduğu öne sürülür,bu olaylardan sonra Fuat bey yılmaz dininizi paraya satmayın diye kitap yazar. Ve o cemiyetlerin ağzını kapatır.

Fuat bey bu kitap tan sonra hiç kitap yayınlamaz,inzivaya çekilir. Dostları aramaz sormaz olur. Ailesi o cemiyet olaylarından etkilenmiştir. Fuat beyin babası Fuat’ı çocukluğundan beri hor gördüğü için bu olayları fırsat bilip aile etrafından iyice uzaklaştırır . Fuat ın akrabaları da akrep ten beter olduğu için. Fuat hep ten yalnız kalır.

Fuat beyin bir hizmetkarı vardır. Günde 8 saat evin işini yapan bir bayan dır adı Neriman dır.

Neriman hanım ellili yaşlarında bir hanım dır.dul iki çocuklu bir anne dir.

Fuat bey Neriman hanımın iki evladına okul hayatlarında yardımcı olmuştur hem maddi hem manevi olarak. Fuat bey her gün belirli zamanlar da çalışma odasına çekilir, onu kimsenin rahatsız etmemesini Neriman hanıma tembih ederdi.

Kimse bilmezdi o süre içersinde ne yaptığını.

Bir gün Neriman hanımı yanına çağırır Fuat bey.

Neriman hanım sorar – Ne oldu Fuat bey ?

 Fuat bey hafif gülümseyerek cevap verir

-         yok önemli bir şey sana emanet bir mektup vereceğim,bu mektubu bana bir şey olursa mektubun üstündeki adrese yollayacaksın.

Neriman hanım tamam efendim der mektubu Fuat beyin elinden alır.

Aradan üç ay geçer, Fuat bey yine çalışma odasına çekilmiştir ama bu süre baya uzun sürmüştür. Neriman hanım Fuat beyi merak eder seslenir – Fuat bey Akşam yemeğiniz hazır efendim. Neriman birkaç kere daha aynı şekilde seslenir.

Fuat bey den hala bir yanıt gelmez, Neriman hanım dayanamaz meraklı,endişeli bir halde çalışma odasına girer, gözlerine inanamaz Neriman hanım .

Fuat bey dini görevini yaparken ölmüştür.

Neriman hanım gereken yerlere haber verir, gereken neyse yapılır, çalışma odasında masasının üstünde üç tane dosya halinde yeni bitirilmiş kitap bulunur Fuat beyin masasında.

Kitapların isimleri şöyle dir: Paraya tapanlar, Çaresiz hastalık Yalakalık,bir de Yaratıcının adaleti. Bu üç kitap baskıya verilir.

Hayri bey ve Fuat beyin diğer önemli dostları on senedir arayıp sormayan dostları cenaze töreninde ön saflarda yer alırlar, o cemiyet insanları da cenaze törenine gelirler.

Fuat beyi dışlayan ailesi de  akrep ten beter akrabaları da cenazeye gelmişler.

Neriman hanım bir gün önce Fuat beyden emanet aldığı mektubu yerine ulaştırmıştır.

Din görevlisi son konuşmayı yapmak için cenaze nin başına gelir. Aynı zamanda bu din görevlisi  öğrenciyken Fuat beyin yardımlarıyla okuyan öğrencilerden biri dir.

Din görevlisi cebinden bir mektup çıkartır,topluluğa dönerek önce sessiz kalmalarını sağlar ve cebinden çıkardığı mektubu okumaya başlar.

-         Ben Fuat kiminize göre şeytan,kiminize göre ise başarılı olduğu zaman yanında durup prim yapacağınız dost arkadaş,akraba ama on senedir prim vermeyen düşman…!

-         Şimdi tahmin edebiliyorum, cenaze törenimin ön saflarını,bir yanda paraya tapanlar olan o cemiyetin insanları öteki tarafta on sene dir  beni ne arayıp,ne soran yalaka dostlarım arkadaşlarım başlarında  Hayri bey.ortalarında ailem beni dışlayıp el_alemin laflarına kanıp öz evlatlarını dışlayanlarda orada dır . şimdi arka saflarda bulunan öğrenci olan beni gerçek anlamda sevenlere bırakın ön safları, bu sefer Fuat tan size prim yok. Yaratıcının adaleti  var.diye mektubu biter…

Fuat bey yaşadığı evi Neriman hanıma ve öldükten sonra çıkartılan üç  kitabın kazancını da öğrencilere yardım eden hayır kurumlarına vasiyet eder.

Cenaze yi törende arka saflarda olan öğrenciler kaldırır…

 

 

                         Son

 

        YAZAN: Feryüz Emrah Dündar.

   TARİH: 29 Mayıs 2008. Perşembe.

 

 
 
  Bugün 3 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
WEB SİTEME UYGUN FİYATLA REKLAM ALIYORUM, VERMEK İSTEYENLER BİZE İLETİŞİM DEN ULAŞABİLİRSİNİZ...



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol